Yeniçağ Gazetesi’nin bugünkü manşeti…

Gazetemizi okumak için tıklayınız…

CHP LİDERİ ÖZEL’DEN 2 TERÖRİSTİ AFFEDEN ERDOĞAN’A:

HİZBULLAH’I DEĞİL TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ ÖZGÜR BIRAK

Ülkenin dört bir yanındaki protestolarda darp edilerek gözaltına alınan ve tutuklanan öğrencilerin yaşadıklarını tekrar gündeme taşıyan Özel, CHP lideri Özel, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Hizbullah’ı değil Türkiye’nin geleceğini hür bırak” diye seslendi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasında basın toplantısı düzenledi. İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhur-başkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile çalışma arkadaşlarının tutuklanması ve ülke geneline yayılan protesto hareketlerinde de çok sayıda gencin tutuklanması nedeniyle Ankara’daki bayramlaşma programlarını iptal ettiklerini hatırlatan Özel “Burada geçirdiğimiz bir hafta boyunca çok sayıda siyasi partinin genel başkanı ile bayramlaştık” dedi.

Özel, bu isimlere tek tek teşekkür ederek “Bu zulmü yapan iktidar partisi ya da iktidar bloğu bileşenlerinin gönül verenlerini en sıcak hislerle selamlıyoruz. Lakin zulüm ile iktidarda kalmaya çalışan, 19 Mart’ta darbeye kalkışan cuntaya ne bayramda ne demokrasi hudutları içinde söyleyecek kelam bulamıyoruz. 3 aydır MASAK diye yalancı bir raporu konuşanlara, bayramı zehir edenlere söyleyecek hak ettikleri bir kelam yoktur” dedi. Bayramın birinci günü ortalarında “Her şey çok hoş olacak” sloganının mimarı Berkay Gezgin’in de olduğu tutuklu gençleri ziyaret ettiklerini anımsatan Özel, iddianameleri yazılan, cezaevinden mahkemeye çıkacakları gün muhakkak olan gençler için yaptıkları itirazla hür kalmaları gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Birlikte kalan, iddianameleri yazılan, cezaevinden mahkeme önüne çıkacak günü muhakkak olan arkadaşlarımız var. Sıhhat durumları, moralleri güzel. Biz itirazlarla özgür bırakmalarını, birinci duruşmaya kadar 18-20 gün daha içeride tutulmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Ve bayramda Hizbullahçı-ları yetki kullanıp özgür bırakan Erdoğan’a; Türkiye’nin geçmişini karartan, geleceğini karartmak için de tertip için de olan canilere değil, Türkiye’nin geleceği aydınlansın’ diyen her biri pırıl pırıl, her biri yetişmiş, hiçbirinin elinde bırakın kan, kir olmayan gençleri Silivride tutmanın utancını bunun ne kadar mahsus veni düşük, ne kadar kötülük içeren, ne kadar Türkiye’nin muhtaçlık duyduğu birlik, beraberlik, huzur ortamından kopmuş bir ruh halinde olduğunu bir defa daha kendisine hatırlatıyoruz. Hizbullahçıları değil, Türkiye’nin geleceğini özgür bırakması gerektiğini tabir ediyoruz.”

Gençlerin cezaevi kaidelerine da değinen ve öğrencilere gözaltında azap ve berbat muamelede bulunanlara seslenen Özel, şöyle devam etti:

“Bu öğrencilere zıt kelepçe takılarak makûs muamele yapıldı. Bu öğrenciler saatlerce ailelerinin bilmediği yerlerde tutuldu. Tutuklamaya mı sevk edildi, hür mi bırakıldı bilmeden; gittikleri cezaevi söylenmeden saatlerce bir salonda tutuldular. 60 bireye dört tane şişe suyu verilip ‘Bu size yeter’ denildi. Makus kelamlar, küfürler, berbat muameleler her biri öğrenci tarafından başka farklı rapor ediliyor. Bu rapor edilen yerleri, saatleri biliyoruz, duyuyoruz, bir kenara not ediyoruz. Aykırı kelepçenin, yatırıp başa basmanın, hıza tekme atmanın ne olduğunu, nerede yapıldığını ve kimler tarafından yapılmış olabileceğini takip ediyoruz. Bugüne kadar bu milletin evladı olan polisimizi direkt amaç gösterecek hiçbir şey yapmadık, sakındık, sakınmaya devam edeceğiz. Ancak makûs muamelenin, azabın ne affı ne vakit aşımı olur. Bunun için bundan sonra gençlerle karşı karşıya gelecek her kamu görevlisinin, bundan evvel karşı karşıya gelinmiş süreçle ilgili dahli ya da bilgisi olanın bu işi takip ettiğimizi bilmesini isterim. Hele hele berbat muamele için kanunsuz buyruk almış, bu buyruğu yazılı istememiş olanlar uyguladıkları taktirde buyruğun sorumluluğunu şahsen taşırlar. Bundan sonra Anayasa’ya nazaran kanunsuz buyruğu uygulamayıp yazılı isteme hakkını tüm buyruğu alanları hatırlatıyorum. Yazılı buyruk varsa sorumlusu buyruğu verendir, yoksa uygulayandır. Ve geçmişte bunlara şahit olanlar, bugün tarihli bu sıkıntıları bir kenara yazıp ‘Ben şunu gördüm. Buyruğu bu verdi. Bu çocuğa, bu berbatlığı bu yaptı.Ters kelepçe talimatını bu verdi. Oradaydım lakin küfrü şu etti diye gerçekleri bir kenara yazıp kapalı zarfın içine alsınlar. Bu kapalı zarfı da emanete aldırsınlar ya da emanet etsinler. Gün gelince sorulduğunda, ‘Ben değildim şuydu. Buyruğu veren şuydu’ derseniz o vakit siz kurtulacaksınız, suçsuzluğunuz ispatlanacak, bu çetenin yaptıkları çorap söküğü üzere ortaya çıkacak. Bu hususta ilgili geçmişte kıymetli vazifeler yapmış mülkiye müfettişlerinin, geçmişte kıymetli soruşturmaları yürütmüş bireylerin yönlendirmeleriyle bu sorunun nasıl üstünde olduğumuzu herkes bilsin. “Ters kelepçe takın, yatırın yere, orada kalsın’ deyip o enseye basan, hıza basanın günü gelince gırtlağına hukuk basacak, hesap soracak. Bu kadar net söylüyoruz. Kabahat işlemeyen korkmasın. Bundan sonra suça teşvik edilen yazılı buyruk istesin. Gördüğünüz şahitlikleri unutmadan gün, saat, yer, isim yazarak yazın. Kapalı zarfa koyun. Bu soruşturma seneye değilse öbür sene var. Bundan sonra da gençlere nasıl davranılacaksa hukuk devleti içinde o denli davranacak. Bunun ucunu bırakan, hesabını sormayan asla ve asla biz olmayacağız. Kimse şöyle bir şey düşünmesin: ‘Seçimi kazanacağız. Pak bir sayfa açtık. Bundan gerisini temizledik.’ Oy veren, üye olan, hatası olmayan korkmasın. Fakat bu-günlerde zulüm yapan, hakaret yapan, iftira atan, televizyonlarda palavra yorumlar yapan, hatasız insanlara masumiyet karinesini düşünmeden iftira atan, olmayan kanıtı varmış üzere anlatan, olmayan raporu varmış üzere anlatan yorumcular; o denli ‘geçmişe sünger, geleceğe pak sayfa’ yok. Bu ülkenin tertemiz vatandaşlarına helalleşmek var, önümüze bakmak var.”