İYİ Parti Kurucusu ve Genel Lider Başdanışmanı, 27. Periyot İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu NOKTA TV’de katıldığı Geniş Açı programında gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Son yıllarda yapılan yargı paketleriyle birlikte adalete inancın büyük huzuru bozuldu. erozyona uğradığını vurgulayan Hayrettin Nuhoğlu şöyle konuştu:

“Bağımsız ve tarafsız yargıya itimadın diyorlar. Halbuki bir gerçek var. Artık aslında hiç kimse geleceğinden emin değil. Konuşan herkes neredeyse tutuklanıyor. Basın mensubu, siyasetçi tutuklanıyor, iş adamları tutuklanıyor. Bir kaos ortamı yaratılmak isteniyor.

İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin ardından İYİ Parti küme toplantısında genel liderimiz Dervişoğlu çok kıymetli bir cümle kurdu; ‘Bu direkt doğruya Türk milletinin huzuruna bir taarruzdur, huzurunu bozmaya yöneliktir’ dedi. Ve nitekim de toplumun güzelce bildiği üzere 1994 yılında bugünkü cumhurbaşkanının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasından yana 31 yıl geçti. Bu 31 yıl içerisinde evvel Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonra Başbakanlık ve sonra bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı ve bu periyotlarda İstanbul’da 2019’a kadar başkanlık seçimlerini kazananlar daima AKP’li belediye liderleri oldu. Ve bu devirler için çok büyük oranda yolsuzluk tezleri ortaya atıldı. O evrakların pek birçok hala açılmamış kapalı duruyor. Yeni idare bunları İçişleri Bakanlığı’na gönderdi lakin bir soruşturma açılmadı. Türkiye’de bugün birinci sorun, gündemin en kıymetli sorunu hukuksuzluk ve adaletsizliktir”

Yeni anayasa tartışmalarına da dikkat çeken Hayrettin Nuhoğlu bu mevzuda da şunları söyledi:

“Yeni anayasa problemini çok ciddiye almak lazım. Zira yeni anayasanın ardında saklanan birtakım gerçekler var. Anayasaya uymayan, işine gelmeyen kararlara uymayan bir iktidarın yeni anayasayı istiyorum demesinin izahı sıkıntı oluyor. Burada özellikle 2018’de rejimin değişmesiyle başlayan süreci de dikkate almak gerekiyor”

Hayrettin Nuhoğlu, sabaha karşı bir operasyonla başlayan İmamoğlu soruşturması ve sonrasında ortaya çıkan kaosla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iki hafta içerisinde yanılmıyorsam üç sefer savcıya gidip söz verdi. Ne oldu da tabire çağırıldığı vakit gidip de sözünü veren bir belediye liderinin konutuna sabah sahur yemeğinin çabucak sonrasında yüzlerce polisle baskın yapıldı? Onu bu türlü alıp götürmek ne manaya geliyor? Ümit Özdağ’da da bu türlü oldu… Yemek yerken Ankara’dan aldılar son hız İstanbul’a getirdiler. Burada bir itibarsızlaştırma kelam bahsidir.

Toplumunun çok büyük bir bölümü adaletten yanadır, hukuktan yanadır. Hiç kimsenin işlediği hata yanında cezasız kalmasın ister. Gerçek demokrasilerde de bu bu türlü olmalıdır. Ancak çok karanlık bir süreçten geçiyoruz adalete itimat kalmamıştır. Her an herkesin başına bir şey gelebilir korkusu vardır. Vatandaş, bunların amacı yolsuzluğu önlemek filan değil. Bunların niyeti kanunları uygulamak değil, siyaseten bir sonuç elde etmek diye düşünüyor. Vatandaşı bu türlü düşündürten çok sebep var ortada onun için inandırıcı olamıyorlar. Artık bugün milyonlarca insan niçin sokaklarda?

Çünkü bunun bir yolsuzluk soruşturması, bunların bir yolsuzluk davası ve terör davası olmadığı kanaatindeler. Bu kanaati oluşturan da şahsen iktidarın kendisi.”