İYİ Parti Genel Lideri Müsavat Dervişoğlu, Adana programı kapsamında Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek gazetecilerin sorularını yanıtladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a yönelik davetiyle başlayan sürece dair görüşleri sorulan Dervişoğlu, “Onun hür bırakılmasına yönelik birtakım stratejileri fikirden harekete dönüştürmeye çalışanlar var ancak Türk milleti buna asla müsaade etmez. Bu yoldan dönmelerini tavsiye ederim” dedi.

BOLU’DAKİ YANGIN: “İSTİFA KURUMU İŞLETİLMİYOR”

Bolu’daki yangın faciasından sonra kimsenin istifa etmemesi ve yaşanan yetki tartışmaları hatırlatılan Dervişoğlu, “İstifa değerli bir kuruluş fakat bu gururlu kuruluş bu iktidar iş başına geldiği andan itibaren istifa olmaktan çıkmış, misyondan affını talep etme noktasına taşınmıştır. Münasebetiyle sorumluluklarının farkında olan – olmayan beşerler tarafından yönetilen bir ülke pozisyonunda olunca, o onurlu kurumları işletilebilir hale getirmek de çok kolay olmuyor” biçiminde konuştu.

“SİYASETİN MATERYALİ YAPMAMAK LAZIM”

Herkes üzere kendisinin de yüreğinin yandığını lisana getiren Dervişoğlu, “Siyasetçiler burada kimin sorumlu olduğunun arayışı içerisinde elbette ki olacaklarıdır. Bunun yolu ve formülü de aşikardır. İşte o sebeple İYİ Parti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu sorunların tespit edilmesi noktasında bir araştırma komitesi kurulmasını talep ediyor. Fakat kamuoyundaki tartışmalara baktığımızda Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da top yükün iktidar yanlıları sorumluluğu belediyeye atmaya, belediye de bu işte iktidarın sorumluluğunu anlatmaya çalışıyor. Ortaya yerde 78 kişinin yanmış vücutları var. Münasebetiyle bunu siyasetin gereci yapmaktan azami ölçüde uzak durmak lazım” ifadesini kullandı.

YETKİ TARTIŞMALARINDA BAKANLIĞI İŞARET ETTİ

Turistik ruhsatlı yerlerin kontrolünün Turizm Bakanlığı’na ilişkin olduğunu kaydeden Dervişoğlu, “Ama Turizm Bakanlığı’nın her alanda kontrol yapabilecek bir gücü, bu hususta yetişmiş elemanı var mıdır bütün bunların konuşulması ve tartışılması lazım. Mevzuyu siyasallaştırmadan sorumluluk sahibi insanların varsa cürümleri tarafıyla cezalandırılmasını temin etmek noktasında hakikat bir duruş sergileyeceğimizden emin olabilirsiniz” diye ekledi.

ÖZDAĞ’IN TUTUKLANMASI

Zafer Partisi Genel Lideri Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına dair görüşleri sorulan Dervişoğlu, “Ortaya yerde bir haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik olduğu aşikar. Bu haksızlığı, hukuksuzluğu ve adaletsizliği yerinde görmek üzere Özdağ’ın bütün sorgulanma, yargılanma ve tutuklanma sürecini şahsen Çağlayan Adliyesi’nde bulunarak takip ettim. Orada çok büyük bir adalet sarayı gördüm fakat adalet sarayının içinde adaleti bulamadım. Türkiye’nin bu türlü bir durumu var.” dedi.

“BANA YÖNELİK TEHDİTLERLE ALAKALI CÜRÜM DUYURUSUNDA BULUNMADIM”

“Hiç kimsenin kabahat sürece özgürlüğü olmamalı ve hiç kimseye cürüm sürece imtiyazı tanınmamalı” diyen Dervişoğlu, “Bu vakte kadar yaşanan birtakım olaylar birtakım kısımların hata sürece özgürlüğüne sahip olduğu hissiyatı yaratıyordu. Tehditler de aslına bakarsanız oradan kaynaklanıyor. Yaptıkları bir şey cezasız kalınca da kişinin ya da bireylerin yeni kabahatler işlemesinin önü açıyor. Ayrıyeten bu durum kimilerine da azmettirme özgürlüğü tanıyor. Bu hukuken bir facia. Bunu çok açık net bir biçimde tabir edeyim. Zira birileri kendisine hata sürece imtiyazı tanındığını hissederse, diğerleri da kendi nam ve hesaplarına adaletlerini temin ve tesis etmek cihetine sarfiyat. Onun için bu mevzunun gündemde kalmasını temin etmek bakımından uğradığım tehditlerle alakalı olarak hiç kimse hakkında bir şikayette ya da cürüm duyurusunda bulunmadım.” sözlerini kullandı.

Dervişoğlu şöyle devam etti:

“Bu mevzuyla ilgili kurduğum her cümle aslında hata duyurusu niteliğindedir. Anayasal hakkımı gasp edilmek istenen birisi olmam özelliği ile öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kümesi olan bir siyasi partinin Genel Başkanı olmam sebebiyle Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanı’nın, Türkiye’de asayişin temini noktasından değerli vazifeler ve sorumluluklar üstlenmiş İçişleri Bakanlığı’nın ve bunun yanında da bu işin hukuksal takibinin yapılması noktasında Adalet Bakanı’nın durumdan görev çıkararak, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini bekliyorum.”

“İSTANBUL’DA BİR SIKIYÖNETİM KARAKOLU MU KURULDU? BU KARAKOLU YÖNETEN BİR SIKIYÖNETİM SAVCILIĞI MI VAR?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a muhalif olanların hata mahallerine bakılmadan birebir yerde yargılandıklarına işaret eden Dervişoğlu, sıkı idare mahkemelerinde de özel savcılıklar kurulduğunu hatırlattı. Dervişoğlu şöyle kaydetti:

“Çağlayan Adliyesi’nde yaptığım açıklamada ‘Acaba Türkiye’de sıkı idare ilan edildi de biz farkında değil miyiz? Cumhurbaşkanıyla alakalı bir soruşturma ya da bir tahkikat kelam konusu olduğunda bunun adresi neden sanki daima İstanbul oluyor? İstanbul’da bir sıkıyönetim karakolu mu kuruldu? Bu karakolu yöneten bir sıkıyönetim savcılığı mı var?’ diye sordum. Yargıyı avucunun içine almış ve kendi geleceğini yargının kararlarıyla dizayn eden bir iktidar iş başında. Hasebiyle o iktidar beklentilerine uygun tutuklamaları, soruşturmaları yargılamaları ve sonucunda işlerine gelen kararları muhakkak bir sistemde alıyorlar hissiyatı oluşuyor toplumda. Bu da adalet hissinin zedelenmesine sebep oluyor. Adalet hissinin zedelendiği toplumlarda zedelememiş hiçbir kuruluş kalmaz.”

AKŞENER HAKKINDAKİ İDDİALAR

İYİ Parti’de yaşanan istifalara ve Kurucu Meral Akşener ile ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcılığı üzerinden konuşulan tezlere Dervişoğlu şu halde cevap verdi:

“Sayın Meral Akşener yakın etrafına bu bahisle ilgili aydınlatıcı bir açıklama yaptırdı. En başından beri bu türlü bir şeyin olası bile olmayacağını tabir etmiştim. Sayın Meral Akşener siyaseti bıraktığını; hasebiyle bu dedikoduların, dedikodu boyutunu aşmış palavralar olduğunu açıklattı. İkinci olarak, ‘Sayın Meral Akşener’e yakın milletvekilleri GÜZEL Parti’den ayrılıyor ve evvel Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçtiler artık de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geçiyorlar’ diye bir tezvirat kamuoyunu meşgul ediyor. Biz parlamentoya 44 milletvekiliyle girdik. O 44 milletvekilinin tamamı da Sayın Meral Akşener ve o dönemki İYİ Parti takımlarıyla belirlenmiş milletvekilleridir. Dolayısıyla İYİ Parti içinde kim giderse gitsin Sayın Meral Akşener’le yakınlığın tarafıyla ilişkilendirilebilir. Bu pencereden baktığınızda ben çok açık ve net söylüyorum yani ben partimin bugününe sahip çıktığım üzere dününe de sahip çıkıyorum ve yarını da arkadaşlarımızla birlikte hakikat bir formda inşaya uğraşıyorum. “

“ASIL TEFERRUAT OLANLAR BİZİM VERDİĞİMİZ ÇABAYI ANLAMAYANLAR”

Siyasetin gidenlerle değil, kalanlarla yapıldığını tabir eden Dervişoğlu, gidenlerin yaptığı açıklamalara işaret ederek şunları söyledi: “Gidenlerin bir kısmı işte açıklamalar yapıyorlar. Bu açıklamaların hiçbirinde YETERLİ Parti’nin kuruluş ideolojisinden uzaklaştığına dair bir beyan yok. Yeni seçilmiş genel lider olarak şahsımın telaffuzundan ya da fiillerinden kaynaklı bir istifa da yok. Bu istifaların tamamı siyasi ikbal ve istikbal ismine gerçekleştirilmiş istifalardır. Ancak son vakitlerde istifa edenlerin bir kısmı işte Adalet ve Kalkınma Partisi’ne girerken yaptıkları konuşmalarda; ‘söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ diyor. Bir bu türlü kutsiyet kazandırıyor yaptığı işe. Biz aslında kelam konusu vatan olduğu için siyasi uğraş veriyoruz. Bizim verdiğimiz çabayı anlamayanlar asıl teferruat olanlardır. UYGUN Parti’nin Türkiye’nin menfaatine olan duruşu, DÜZGÜN Parti’nin yükselişi kimi etrafları rahatsız etmiştir. Bizden bu performansı beklemeyenler artık kendilerine yeni bir çıkış yolu arayışına girmişlerdir. İYİ Parti bu operasyonlara pabuç bırakabilecek bir siyasi yapı değildir”