Avrupa’da Amerikan eserlerine yönelik boykot dalgası giderek yayılıyor. ABD’nin gümrük siyasetleri, Ukrayna krizindeki tavrı ve Donald Trump’ın siyasi yükseliş ihtimali, tüketicilerin reaksiyonunu körüklüyor.

Heinz, Coca-Cola, McDonald’s üzere markalar amaçta. Evvelce yalnızca sol bölümden gelen bu davetler, artık transatlantik münasebetleri savunan isimleri de kapsıyor.

Nürnberg’den siyaset bilimci Andrej Novak, Rusya aksiliğiyle bilinen bir isim olmasına karşın, “Bu dev şirketler ekonomik bedel ödemeli” diyerek boykotu destekliyor.

Novak, boykotu dijital alana da taşıyor. ABD menşeli yazılımlar yerine Avrupa alternatiflerini öneriyor: Arama motoru için Hollanda merkezli Startpage yahut Almanya-Fransa iştiraki Qwant, tarayıcı için ise Norveçli Vivaldi. Hazırladığı rehber broşür, e-posta servislerinden navigasyon uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede Avrupa seçeneklerini listeliyor. Novak, ABD istihbaratının şahsî datalara erişim hakkına dikkat çekerek, “Bu durum artık itimat vermiyor” diyor.

Ekonomist Dr. Daniel Stelter ise boykotun ekonomik mantıktan mahrum olduğunu savunuyor. “Tüketiciler tercihlerine nazaran hareket etmeli. Boykot duygusal bir reaksiyon, lakin sonuç getirmez” görüşünde. Lakin boykot yanlıları pes etmiyor. Novak, Netflix üzere platformlarda bile strateji öneriyor: “Yıllık abonelik yerine aylık tercih yapın, içerikleri toplu izleyin, bu bile fark yaratır.”

Tepkiler dijitalle hudutlu değil. Tesla araçlarına uzaklık konulurken, Alman ulusal futbol grubunun Nike’a geçip Adidas’ı terk etmesi de eleştiriliyor. Avrupa’da birtakım marketler, Amerikan eserlerini raflardan indirmeye başladı bile. Tüketiciler, mahallî markalara yönelirken, boykotun ticaret hacmini nasıl etkileyeceği merak konusu.

Uzmanlara nazaran, kısa vadede şirket kârları düşebilir, lakin uzun vadeli sonuçlar bilinmeyen. Avrupa Birliği’nin bu hareketi destekleyip desteklemeyeceği ise şimdi netleşmedi. Boykot, ekonomik savaştan çok sembolik bir duruş olarak öne çıkıyor.