Devlet Bahçeli’nin başlattığı İmralı süreci bugün Erdoğan-DEM Parti görüşmesiyle devam etti.

Yeni Ömür Gazetesi’ne konuşan Ömer Öcalan, Ramazan Bayramı’nda İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlattı.

DEM’li Ömer Öcalan şunları söyledi:

İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşen DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, “PKK’nın fesih kongresini şartlar sağlanırsa yönetebileceğini söyledi. İmralı’da görüşmelerin sürmesi gerekiyor. Talep edeceği gazeteciler var. 5-10 deneyimli, yaşları çok ileri olan gazeteciler… Hasan Cemal, Cengiz Çandar şimdilik bunları söyleyeyim. Fakat hala orada çalışma şartlarının oluşturulmadığını da söyledi. Hatta kendisi orada bulunan öteki üç arkadaşıyla da istediği vakit bir ortaya gelemediğini belirtti ve eleştirdi” dedi.

Yeni Ömür Gazetesi’ne konuşan Ömer Öcalan, Ramazan Bayramı’nda İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlattı. Ömer Öcalan şunları söyledi:

“27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ndan itibaren günümüze kadar yaşananları, medyada konuşulanları, kimi yetkililerin yaptığı tartışmaları bir biçimde kendisine aktardım. İstanbul’da yapılan 27 Şubat daveti ile ilgili olarak “Uluslararası basın da çok takip etmiş değil mi?” diye sordu. Ulusal ve memleketler arası 300’e yakın medya kuruluşunun yakından takip ettiğini, Diyarbakır ve Van’da sinevizyonlar kurulduğunu ve birinci etapta bir duygusal atmosfer oluştuğunu aktardım. ‘Rojava’da Nevroz nasıldı, güzel geçti değil mi, İran nasıldı?’ diye sordu. İnsanların İstanbul, Diyarbakır, Van başta olmak üzere bölgenin tüm vilayetlerinde, Avrupa’da, Rojava’da, Suriye’de ve İran’da, coşkuyla geçtiğini ve davetin sahiplenildiğini aktardım.

Çağrıdan sonra medyayı ve Kürt medyasını yakından takip ettiğimi belirttim. PKK’li yetkililerin de medyada sık sık göründüğünü ve değerlendirmeler yaptıklarını, televizyonlar aracılığıyla kongreyi kendisinin yürütmesi talebinin çok sık vurgulandığını aktardım. Kongrenin güvenlik şartlarının oluşturulması için bir şeyler yapılması gerektiği vurgusu yapıldı. Sayın Öcalan’ın da buna dönük değerlendirmeleri oldu.

“KOŞULLAR SAĞLANIRSA YÖNETEBİLİRİM”

Koşullar sağlanırsa yönetilebilirim noktasında fikir belirtti. Güvenlik konusuna çok girmeyerek “Herkesin kendi güvenliğini kendisi alması gerekiyor,” dedi ve burasının Ortadoğu olduğunu belirterek “birileri garanti verse bile güvenlik ile ilgili ben kimseye garanti veremem,” diye belirtti. 93’te bu vakitlerde ben Suriye’de de davet yaptım dedi ve o süreçte Turgut Özal’ın, Eşref Bitlis’in, Bahtiyar Aydın’ın ömrünü yitirdiğini vurgulayarak bu durumların ortaya çıktığını anlattı.

SURİYE’DE HÜKÜMETE ÇOK TEPKİLİ

Suriye’deki merkezi hükümete çok yansılı olduğunu belirtebilirim. Nusayri Alevilerine yapılanları sert bir halde eleştiriyor. Bayanların, kızların, çocukların öldürülmesinin IŞID metodu bir katliam olduğunu söyledi. Bunun karşısında net bir hal ortaya koydu. Dürzilerin de, Nusayri Alevilerin de bir sistem kurması gerektiğini ve bu sistemlerin Kürtlerin kurduğu sistemle eşgüdümlü bir halde hareket etmesi gerektiğini belirtti. Bu üç yapının da birbirleriyle bağlı olarak kendilerini müdafaaya almaları gerektiğini söyledi.

GAZETECİLERİ BEKLİYOR

Bizler aile olarak bu görüşmenin devam etmesini istiyoruz. Türkiye’deki infaz kanunun aileye uygulanması gerekir. Bu mevzuatta var. Avukatların İmralı Adası’na gitmesi gerekiyor, tüzel muhtaçlıklar var. Gazetecilerin gitmesi gerekiyor. Talep edeceği gazeteciler var. 5-10 deneyimli, yaşları çok ileri olan gazeteciler… Hasan Cemal, Cengiz Çandar şimdilik bunları söyleyeyim.

Ama hala orada çalışma şartlarının oluşturulmadığını da söyledi. Hatta kendisi orada bulunan başka üç arkadaşıyla da istediği vakit bir ortaya gelemediğini belirtti ve eleştirdi.

MECLİS’İN SORUMLULUK ALMASI GEREKİYOR

Sayın Öcalan’ın çalışma şartları, Sayın Öcalan’ın bu noktada etkin katılma sorunu kıymetlidir. Yani kongreyi kim yürütecek, güvenlik şartları ne olacak? Sayın Öcalan’ının çalışma koşulları ne olacak? Diyalog süreci diyoruz ya, Meclis’in bu mühlet zarfında sorumluluk alması gerekiyor. Lakin ben yaşanan gelişmelere de negatif bakmıyorum, bunu da söyleyeyim. Kürtler dört elle sarılmış olarak bu sürece inanıyor, güveniyor. Ben bunu Başkan’a söyledim, “halkımız size ve yaptığınız davete güveniyor, inanıyor. Ancak devletle ilgili kuşku ve kuşkular var,” diye. Bu kuşku ve kuşkuların sebepleri içinde 2015 sürecindeki, 2009’daki ve 93’teki yaşanmışlıklar var. Buna karşılık Sayın Öcalan, “Halk doğru noktadadır, bu hususta haklıdır fakat ben de bu süreci yürütmekte kararlıyım” dedi.

İşte bu noktada bizlerin de bu sürecin heba edilmemesi, sekteye uğratılmaması için çalışmamız gerekiyor. Ancak şöyle bir durum da var. Güya hükümet ve devlet sistemi bu durumu toplumsal alana taşırmıyor. Bunun işlenmesi ve kamuoyunun oluşturulması gerekiyor. Yalnızca 10 -20 televizyon kanalı üzerinden topluma enjekte edilen mantık üzerinden gidilmemeli. Ondan ötürü Meclis, sivil toplum, bayanlar, gençler, toplumun tüm kesitleri sorumluluk almalı, barış ve sürecin tahlille sonuçlanması için refleks göstermeli.

“DEMOKRATİK SİSTEMDEN HERKES FAYDALANACAK”

İstanbul’daki soruşturma ve gelişmeler için, “eğer biz demokratik sistemi, demokratik cumhuriyeti oluşturabilirsek buradan herkes faydalanacak, onlar da faydalanacak. Hatta onları biz kurtaracağız. Biz demokratik tabanın güçlenmesi için çalışıyoruz. Demokraside de herkese yarar vardır ve bu sistem oluşursa bu meseleler da ortadan kalkmış olur” dedi.

…Biz sürecin birinci basamağına diyalog dedik. İkinci kademe da barış nasıl tesis edilebilir dedik. Üçüncü evre da bizim için çok değerlidir. Davetin isminden de yol yürümemiz lazım. Bu demokratik toplumu inşa etme etabıdır. Demokratik toplum nasıl inşa edilecek, bunun çalışması nasıl yapılacak? Bu bizde de bir sorun aslında. Zira Lider bana DEM Parti’yle ilgili tenkitlerde de bulundu ve kendi tekliflerini sundu.

DEM Parti’yle ilgili o üç blok problemi üzerinde tenkitleri vardır. Lider, çok konuşup az yapandan çok çok yapıp az konuşanı lider yapıyor. Tekrar Suriye ile ilgili tenkitleri var. Kürtler için “Tedbirli olmaları, önlem almaları gerekiyor. Nusayri Alevilere yaptıklarının on katını size yaparlar. Orada geliştireceğiniz diplomatik bağlantılarda de kendinizi teminata almanız gerekiyor” vurguları vardı. Suriye ile ilgili Kürtlerin diplomatik bağlarını destekliyor lakin bunu garanti altına almak gerekiyor değerlendirmelerini yaptı. Lider hem ihtiyatlı hem önlemli hem de umutluydu.

93 yılındaki deneyimleri anlattı “kendi adamlarına buna yapanlar size ne yapmaz, İsviçre demokrasisinde yaşamıyorsunuz DEM parti bunu görmelidir” dedi. 30- 40 dakika buna ait değerlendirmeler yaptı. Çalışmaları kâfi bulmuyor. Lider her keresinde çalışmak gerektiğini; örgütlemek, örgütlü olmak gerektiğini vurguluyor.

ÇANDAR’DAN AÇIKLAMA GELDİ

DEM Milletvekili Cengiz Çandar, Abdullah Öcalan’ın yeğeni ve DEM Milletvekili Ömer Öcalan’ın bu bilgiyi kendisiyle de paylaştığını, yakın bir vakitte görüşmenin olabileceğini, Efkan Ala’nın kelamını ettiği Nisan ayı vurgusunun da bu bağlamda okunabileceğini söyledi. Çandar kendilerine resmi seviyede bir bilgilendirme olmadığını, tarih konusunda da bilgisinin olmadığını belirtti.