Beyaz Saray, dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın Yemen’deki Husileri, “yabancı terör örgütü (FTO)” olarak tanımladığını duyurdu. Böylelikle Biden idaresinin Trump’ın birinci devrinde alınan Husilerin FTO’den çıkarılması kararını ikinci kere bilakis çevirdiği belirtildi. Husilerin yine bir “FTO” olarak tanımlanmasına yönelik bir teklif, misyondaki son ayında eski Lider Joe Biden’a sunulmuş, lakin Biden bu kararı yeni idareye bırakmayı tercih etmişti.

Husilerin tekrar “FTO” olarak listelenmesi kararını birinci sefer haberleştiren ABD merkezli Washington Free Beacon gazetesi, Trump tarafından imzalanacak buyruğun İran’ı Husileri desteklediği için kınayacağını da belirtti. Haberde, ayrıyeten buyruğun ABD’nin “Husi kabiliyetlerini ve operasyonlarını ortadan kaldırma” siyasetini öngördüğü kaydedildi.

Husiler, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının akabinde Kızıldeniz’deki ABD askeri ve ticari gemilerinin yanı sıra İsrail’le kontaklı olduğunu argüman ettikleri gemilere de saldırmaya başlamıştı. İsrail ordusunun taarruza verdiği karşılık, Gazze’nin büyük kısmını harap etmesinin akabinde Husiler, aksiyonlarının Gazze’deki Filistinlilerle dayanışma gösterisi olduğunu söyledi.

Biden, birinci dış siyaset icraatlarından birinde, Trump idaresinin son günlerinde Husilere uygulanan terör damgasını kaldırırken, ABD’nin klâsik Körfez müttefiklerini de maksat almıştı. Biden, geçen yıl Husilerin “Özel Olarak Belirlenmiş Global Terörist” (SDGT) olarak tekrar listelenmesini emretmiş lakin onları bir FTO olarak tekrar belirlemekten kaçınmıştı. Biden idaresi, bu çeşit tanımlamaların dünyanın en önemli insani krizlerinden birini yaşayan Yemen’e insani yardım ulaştırılmasını engelleyebileceğini savunmuştu.

ABD, Husi tehdidine karşılık olarak geçen ocak ayında, kümesi caydırmak ve bölgedeki milletlerarası nakliye yollarını korumak hedefiyle bir deniz koalisyonu kurmuştu. Husiler ise son günlerde Gazze ateşkes muahedesinin bir kesimi olarak İsrail’e yönelik hücumlarını durduracaklarını belirtti.

Husilerin taarruzlarının, başta uçak gemisi atak kümelerinin konuşlandırılması ve bu akınlara karşı savunma emelli füze ve öbür mühimmat harcamaları olmak üzere ABD’ye milyarlarca dolara mal olduğu söz edildi.