Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, X hesabından CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra yaşanan sokak olaylarına ait “Yeni kuşak sokak hareketleri emperyalist projedir” başlıklı bir yazı yazdı.

Uçum yazdığı yazıda, sokaklara dökülen yurttaşlar hakkında, “Gaz maskeli semazen figürü, pikachu karakteri, polis önünde evlenme teklifi, örümcek adam kostümü, kırmızı elbiseli bayan, hareket piyanosu geçmişten bugüne sembolizm için kullanıldı. Bunlar tümüyle profesyonel işlerdir ve bir senaryoya dayanıyor” dedi.

Mehmet Uçum, şunları kaydetti:

“GAZ MASKELİ SEMAZEN, PİKACHU KARAKTERİ BİR SENARYOYA DAYANIYOR”

“İstanbul’daki terör ve yolsuzluk soruşturmalarından sonra yeni jenerasyon sokak aksiyonları bir kere daha gündem oldu. Bunlar demokratik protesto hakkının kullanılması olarak görülse de işin aslı o denli değil. Yirminci yüzyılın sonunda sivil itaatsizlik ve sokak hareketlerine öbür bir mana ve misyon yüklendi. Sivil itaatsizlik kavramının hak talebi boyutu yok edildi, itaatsizlik kısmı ulusal devletlere isyanın temel aracına dönüştürüldü.

Batılı ideolojik merkezler sokak hareketleri için el kitapları hazırlatıp, çeviri ettirip maksat ülke vatandaşlarına dağıtıyor. Maksat ülke gençliği ana aktör olarak seçiliyor. Sokak aksiyonları gençliğe cazip gösteriliyor. Hareket için hareket yapmak maksat haline getiriliyor. Aksiyonun amacı ve sonucu değil ‘eylem önemli’ duygusu güçlendiriliyor. Hareket yapmanın cazipliğini artırmak için semboller kullanılıyor. Örneğin gaz maskeli semazen figürü, pikachu karakteri, polis önünde evlenme teklifi, örümcek adam kostümü, kırmızı elbiseli bayan, hareket piyanosu geçmişten bugüne sembolizm için kullanıldı. Bunlar tümüyle profesyonel işlerdir ve bir senaryoya dayanıyor.

Gençlere aksiyonlarda yer almanın en manalı varoluş olduğu zerk ediliyor. Gençler aksiyonların öznesi lakin hareket stratejilerinin objesi haline getiriliyor. Böylelikle ulusal devletleri zayıflatma projelerinde maksat ülke gençleri kitle gücü olarak kullanılıyor. Fakat emperyalizmin gençleri, aidiyetini ve kimliklerini yok ederek kolay kolay şekillenen ve manipüle edilen bir kitleye dönüştürme uğraşı her vakit muvaffakiyete ulaşmıyor.

Eylemci gençlerin bir kısmı geçiş yaşlarının tesiriyle kimileri da manzarada meşruiyet için öne çıkarılan kimi talepleri makul gördüğü için yeni jenerasyon aksiyonlara eğilim gösteriyor. Fakat sorgulama devreye girince gençlerin çoğunluğu emperyalist operasyonlara karşı tavır alabiliyor. Gençler toplumsal ve siyasi iştirak hakları güçlendikçe emperyalist projelerin tesirinden daha kolay kurtuluyor. Ülkemizde seçme ve seçilme hakkı için 18 yaşın kâfi olması gençlerimizi güçlendiriyor ve özgüven veriyor. Demokratik iştirak geliştikçe ve tarih şuuru devreye girdikçe gençlerimizin yurtseverlik bağı ve ülkeye aidiyetleri güçleniyor. Bu nedenle ülkemiz gençliğinin büyük çoğunluğu emperyalist tuzaklara düşmüyor ve düşmez.

“SİVİL HAREKET İLE EMPERYALİST PROJE HAREKETLERİ ORTASINDAKİ FARKI GÖRMEK GEREKİR”

Özetle ‘sivil itaatsizlik’ soğuk savaştan sonra emperyalizmin ideolojik araçlarından biri oldu. Sonuçları yıkıcı olan ‘nihilist sivil itaatsizlik’ formunda yine üretildi ve emperyalist yayılma için kullanıldı. Soğuk savaş sonrasının ‘turuncu devrimleri’, ‘Arap baharları’ bu hedefle teşvik ve tahrik edildi. Türkiye’de emperyalist bir planlamayla yapılan Seyahat hareketi de yıkıcı sivil itaatsizliğin tipik örneğidir. Seyahat gibisi aksiyonlar başta Brezilya öteki ülkelerde de pazarlandı. Nihilist sivil itaatsizlik hareketleri kaos gayelidir.

Bu aksiyonlarla güvensizlik ortamı ve idare zafiyeti oluşturarak emperyalizme hizmet edecek bir iktidar değişikliği amaçlanır. Bu açıdan Ukrayna örneği ibretliktir. Bu aksiyonlar müspet ceza hukuku açısından cürüm sayılır. Değişen kurallara nazaran bu aksiyonların hata niteliği ortadan kalkmaz. Ayrıyeten bunlar gaye alınan ülkeye ve topluma karşı tahripkar hareketlerdir ve bu tahribat milletin tarih şuurunda kalıcı izler bırakır. Toplumda ve bireylerde travmalar oluşturur, üzerinden çok vakit geçse de affedilmez yahut beğenilen görülmez. Bu tip hareketler hiç bir vakit hukukun muhafazası altında olamazlar. Hukuk içinde yapılan hak ve adalet talepli sivil aksiyonlar ise legal nizamı geliştiren bir fonksiyon görür. Demokrasiyi ve toplumsal adaleti güçlendirir, bunlar demokratik toplumun gereği olan aksiyonlardır bu nedenle hukukun müdafaası altındadır. Hak ve adalet talepli sivil aksiyonlar ile günümüzde emperyalist proje olan sivil itaatsizlik hareketleri ortasındaki nitelik farkını görmek gerekir. Bunu görmeyenler yahut reddedenler emperyalizmin ideolojik aygıtlarının ve projelerinin çok kullanışlı aparatları ve aktörleri haline gelir.”